Çarşamba, Ocak 28

You said you needed me or at least tha's what I thought
At times the memories
Seem to be knocking at my door
I've seen the film a million times
Feels like I wrote the storyline
I refuse to replay
The mistakes that we made yesterday

I like to think I'm stronger now
Victim of common sense 
The truth is that I know I still
Confuse the past with the present tense
Condensing what we had
To single Frame
That sticks in my mind
As I try to move on 
The same image comes back every time

They were yesterdays mistakes
And they were yesterday's mistakes
Yesterday's mistakes
Somewhere

Forgive my selfishness
I'd be grateful If you can 
Forgive my ingratitude
You think I'm twice the girl I am
They say we should forgive
But not forget 
What has gone before
I refuse to replay 
The mistakes that we made yesterday

Yesterday's Mistakes

Güzel bir sabah,berbat bi geceden sonra uyandım..Başım okadar cok ağrıoki sanki üstünde bütün gece tepinmişler gibi,sigaramdan bi nefes aldım sabahın ilk zehirini doldurdum ciğerlerime yatağın kenarındayken üfledim odanın derin boşluğuna doğru sonra rutin işlerimden olan "facebook,myspace" gibi çeşitli sitelerime göz gezdirip kim kime nedemişi gördukten sonra msn'e girdim canım arkadaşımın günaydın selamını aldım ve sevgili bloguma yazmaya koyuldum ve bu sırada fonda çalan "Norah Jones-Come away with me" şarkısını gözden kacıramıcam çünkü bu sarkı bana hep,derin ıssız bir kasaba şehrindeki sahil evindeymiş gibi hissettiriyo ve sabahın o ilk ısıkları penceremden girerken huzur çalıyo kapımı..
Gel biraz düşleyelim...
Düşlüyorum bazen bi kadını,bir hayatı,bir aşkı,sebebi yok biliorum o kadına hiç kavuşamıyacağım nede olsa sdce hayallerimde ama bir gün onun yerini tutucak biri elbet gelicek ve geldiğinde onu kapıda çiçeklerle karşılıcam bende seni bekliyordum bak yemek hazır şarapta orda istediğin filmi seç kanepede yemeklerimizi yerken biraz birbirimize biraz da filme dalarız birimizden habersiz izlediğimiz filme kendimizi katarız sen Jane olursun bnde Jessica nasıl olsa baş roldeler tıpkı senle ben bilmezmiyim o bakışları film havasında yürüyüşlerini en cok en bana hitap edersin bütün film boyunca bnm peşimde sen senin peşinde ben,derken film biter ışıklar söner büyük geniş yatağımıza geçiş yaparız yavaşca soyunur birbirimizi seyrederiz seyre dalmışken gözlerim bi an olsun çekmem dudaklarımı teninden,sıcaklığın güzelliğin bin bir eda içerisinde dans ederler yüreğimde sonra boynuna düşen saçların yorgunluktan kapanan gözlerin halsiz kalan bedeninden öper uykuya dalardım sessizce...Tutkuyla sarıldığım bedenine gün doğarken penceremizden esen meltem rüzgarı havalandırırdı çarşafımızı ürperirdik gece boyu çıplak tenimizin sıcaklığla uyumuştuk nede olsa başka bir şey istemezdi aramıza nede olsa bebek gibi kokarsın..ve veya hayal etmek güzel işte nede olsa "hayal" ama onu somutlaştırdığımda eminim herşey daha güzel olucak..
bu yazıyı hiç koyamıcamı düşünüordum ama somutlaştırdım ve koydum...

love CK...I need to some fine wine 

Pazar, Ocak 18

That's me all about Me..

Tıkırtılı bir at arabası sokaklarda,sesi çok uzaklardan gelen umutların habercisidir o tıkırtı senkronize olmuş adımlarıyla..
Gençtim evim sokağın en işlek caddesine bakardı,camım tam önunde bir ağaç vardı mevsimleri onun haraketlerinden anlardım hiç kafamı kaldırmadan yattığım zamanlarda o bana yaz derdi yada kış derdi yada baharı müjdelerdi,sabahları annem ekmek almaya yollardı kahvaltı için üşenirdim o sıcak yataktan kalkmaya ama sigaraya ilk başladınız zamanlarda pek üşengeçlik kalmıyo fırlar gibi yataktan kalkıp 2 arada bi derede nası sigara içsem diye koşu veriyosunuz özellikle o sıralar migrosu cok sever olmustum gidiş dönuşte bir sigara içimlik yol vardı,pek tabi anlarsınız ki eve girerkenki sigara kokmama çabalarını,ozamanlar okdrda işlek değildi bu cadde tek tük geçen insanlar ve birbirini tanıyan esnaf ve esnafın tek tek tanıdıgı ayşe hanımlar,mehmet beyler ve onların çocukları..Mahallenin sokaklarında oynardık çocukca neşemizle ama birde mahallenin en havalı gençleri vardı onlar geçerken top atılmaz durulur bir duvarın üstüne oturur bizimle alay ederlerdi yada oyuna katılıp istediklerini oyun dışarı bırakırlardı evet yaramaz ve haylaz bi çocuktum hiç kız çocuguna uygun bi tip olmadım zaten..Sonra o yıllar geçti büyüdüm artık mahallede oynamaz olduk ergen tavırlarına girdik birbimizi görsekte selam vermez olduk çünkü hepimiz o çocuksu masum saflığımızı kaybetmiştik artık yeni arkadaşlarımız gidilicek kafelerimiz vardı etrafımızda sokak gittikce genişliyor kalabalıklaşıyordu ve bizde kalablıkla beraber büyüyorduk istemeden sonra ilk aşkımı yaşadım bu kaldırımlarda uzun sarı saçlı,yeşil gözlü kız,komşu evin kapısında geçen konuşmalar,annemler pencereden görmesin diye en uzak köşede arkadaşca takılmalar,oda öyle gelip geçti büyüdü kapıma uğramaz oldu,sonra ilk içkim kapının önunde kusmalarım,annemle kavga edince basamakları hızla koşup oluduğum yerden olabilidğim yere kadar koşmak ordan bir an önce kaçmak ve sevgilinin evine sığınmak...
Evet,evim sokağın en işlek caddesine bakardı ve hala bakmakta ama o pencereden bakan ben artık aynı işlek caddeye bakmıyorum,bakamıyorum çünkü beni ben yapan her adımını ezberlediğim bütün evrimlerini gördüğüm bu yerden her adımımda hayatımın her evresinde biraz daha uzaklaşıyorum çünkü hayatıma giren her insan buraya bakış açımdan hayatımdan bir parça alıp götürüo,almıcaklarını hiç bi zaman düşünmedim zaten,tatlı huzur dolu aşık cansu gecenin köründe telefonuma evinin önündeyim hadi el salla diyen umutlu gözler şimdi ben bunları oturmuş yazarken hayatlarının bi döneminden öylece geçmişken,hepsi aklımda tek tek bir anı,kaç kere penceremden bakarken bu sokağa doğru ağladım hatırlamıyorum,kaç kere uzakta olan sevgilimi geri getirsin diye penceremden gökyüzüne dua ettim gecelerce ağladım oturdum ay ışıgının önune bi kahve bi sigara içtim uykusuz gecelerimde,telefonlarda kavga ettim,okadar insan tanıdım bu sokakta biri dönüp camıma bakıpta ağladığımı görmedi yada biraz uzakta olabilmek için büyümeyi dilediğimi yada yaşım 4 boyum 1.10 cm ken meraklı gözlerle onların hayatıyla ilgili yorumlar yaratmaya çalıştığımı,diyorum ya içimden "Neredesin ey kurtarıcı neredesin gerçek aşkın sözleri kalbimi taş ettin koydun bir kenara şimdi birde acı çekmesini bekliyorsun oturmuş karşıma,dile getirde acılarımı acı çektiğini biraz olsun hissedebiliyim biraz olsun geceleri irkildiğimi bilebilsin şu sokak,kalanlar gidenler hepsi aynı kar yağdığında ışıkların altında öpüşen çiftler köşede aşkı için ağlayan tipler hepsi aynı ne farkın vardıda kurtarıcı hiç gelmedin hiç tıklatmadın şu pencereden bak ben büyüdüm artık 1.10 değilim yaşlandım bile ama sen yine gelmedin gelmede bundan sonra istemem geç kalmış aşkı önce kendini kurtar sonra beni.."
İşte böyle,zaten bizim evin önünden hiç at arabası geçmedi hiç hayal ettiğim gibi bir kırmızı koltuğum,üsküdara giden hanfendilerim olmadı sokağım da yada cızırdayan bir radyom ne kadar istemesemde bu devirin çocuğuyum hala eski örf ve adetlerle yaşayan,yüreği kısıtlanan düşünceleri yontulan ve şaşıyorum hala sevebiliyo olmaya hala yeniden aşık olabilio olmaya ve bu yuzden fotoğrafcıyım duygularımı sabitlediğim gibi günü geldiğinde anı da o güzellikte sabitlicem sonra mahalleden cocuklar gelip görünce şaşırıp kalıcaklar yeşil yapraklar soldu şimdi kış sonra bahar ozaman ben 20 olucam 20 adım atmış olucam 20. adımıma beklerim ama şunu unutmayın benimle bi gün tanışıcak olursanız yada yakından tanıyosanız yanıma çocuklugunuz ve anılarınzla gelin gelin ki size bu sokakta bi kahve ısmarlıyayım sonra sarılıp ayrılırken ve bu yazıyı okurken beni görmek için arkanızı döndünüzde anılarım sizin gözünzde canlansın siz ben olun ben siz olıyım uzaktan ağlıyalım..

That's me ALL about me..love CK

Çarşamba, Ocak 14

Crystal Castles


BRING CRYSTAL CASTLES TO TURKEY!!

Hmm,evet artk düşündim ki bu konuya biri el atmalı gerçekten "CRYSTAL CASTLES" ülkemizde görmeyi baya bi arzuluyorum
butun ed bangerları dinledik birazda böle olmalı diye düşünüyorum hatalıysam arayın =) 


"WHERE DO ALL THE LOVERS MEET WITH ONE ANOTHER
 IN AN EFFORT TO UNCOVER WHAT HAS HAPPENED TO THE SILENT DAYS?
DESPITE ONES TO THE CORNER,DREAM OF SOMETHING WARMER
A SEMBLANCE OF OUR OLD WAYS,WHAT HAS HAPPENED TO OUR HANDMADE DAYS?"



Love Me Tender..

Sesten gelen sessizlik,şarkılardan gelen yanlızlık 6'ıncı sigaramdan sonra başladığım yazımdan sesleniyorum "BİRİLERİ AMBULANS ÇAĞIRSIN".. Yorgunum okadar okadar fazla yorgunum ki bazen kendime baktığımda tanıyamaz oluyorum yada kendimle ilgili belirli çizgileri çizemez oluyorum ve bazen bir alkol müptelası gibi durmadan dönüyorum olduğum yerde yada baktığım yere varamıorum yada tam ortasından düşüveriyorum,birde anektod geçiyorum,
"Alicia Keys-If I aint got you" şarkısı bana sebebini bilmediğim çok şeyler hissetiriyo herneyse konuya dönelim ilk bu blogu açtığımda bir arkadaşım demiştiki "hadi hayırlı olsun ama neşeli şeyler yaz okurken içimiz karamasın" şimdi bi insan neşeliyken nası yazı yazar daha henüz tadmadım sadece bir kere günlükle alaklı bişey yazmıstım oda sadece bir kere o yüzden neşeli sözcüklere bakmayalı cok uzun zaman oldu bazen derinden neşeli olduğumu hissettiğim ama aslında yanlız kalıp yatağımın kenarındaki camımdan baktığımda öle olmadığıyla ilgili yüzleşmem çok zaman almıyo ve biraz acıtıo..Geçmiş hep gölge gibidir ya insanın içinde atamayacağı silip yeniden yazamıyacagı tek yeridir belkide eskiden çok meraklı bi çocuktum insanları onların duygularını çok fazla önemseyip merak ederdim ve zaman geçtikçe büyüdükçe insanın merak duygusu azalıo çünkü ozaman sizinle birlikte bedeninizde büyüdüğü için ve insanların sizin üzerinizdeki merak duygusu arttığı için o çocukluktan gelen merak duygunuza yetişkinlikle gelen ve büyüyen memelerinizi sokamıyosunuz =) şuan buna güldüm,yazının sonunu getiremicek kadar çok şey var aklımda ama bütünleştiremiyorumi,dün gece ağladım biraz uzun zamandan sonra gelen gözyaşları birazda yüreğime itfaye görevi gördü aslında yanlız kalmaktan nefret ediyorum ama yanlızlığıda bi okadar seviyorum,teninin kokusunu ezberlediklerim bilmez onlar için gecelerce ne kdr üzüldüğümü güler geçerler işte olsun gülsünler,ben büyüdüm çoktan kapılara sığmaz oldum ama bi sen geçemedin o kapıdan...

Pazartesi, Ocak 12

Adorableness Suri <3

SHE İS THE NEW BOMB 

Evet bu fotografta görüldüğü üzere sıkı bir alışveriş takipcisiyiz ayrıca bilgisayarımda olan bir fotografındada ayakkabılarnın emerica olması gözümden kaçmadı değil skate-fashion bir arada WHAT A PERFECT CHILD!!!!


Ve şimdi ben Suri'yi dünyanın en tatlı çocuğu olarak ilan ediyorum ve sevgili arkadaşım herecomesthesunlight'a burdan iletiyorum bencede Shiloh'la baya baya kanka olurlar hatta kasıp kavururlar ama bence Suri geleceğin moda ikonu ve onu böle giydiren sevgili Katie Holmes'da burdan tebrik ediyorum ve Tom Cruise'la gerçekten bi şaheser yaratmışlar görürsem bi kere öpücem =) 2 sinin yanaklarından =)



Passione




Hmm evet şimdi gelelim bu güzel albüme,müzik zevklerimin arasında klasik muzikte olduğundan sizinle bu albumu paylaşmak istedim çünkü uzun zamandır dinlediğim benim açımdan en güzel opera albümü ve gerçekten başarılı bir tenor aynı zamanda italyan belli olduğu üzere,hafif loş bir ışık ve biraz şarapla günde 2 doz tavsiye edilir..

Love CK...

Fill in My blanks..

Açtım aşk defterimi
Hatırladım sevdiklerimi
Her birisi bir başka alemdi
Aramadım o günleri

İlk sevgilim hangisi 
Nasıl yaktım bunca ateşi
İnanmazdım görmesem karşımda
Aşk tüten bu yüzleri

Kim ağlattı beni,kimi güldürdü
Kimisi hiç sevmedi sever göründü

Açtım aşk defterini 
Canlandı hatıralar 
Gülen resmin arkasından
Aynı sevgili bakar

Unuttum geçmişleri
Unuttum o günleri
Eski sevgilileri

Bügün yolda yürürken bu şarkı çalıodu aslında tesadüfen raslaştım şarkıyla sevgili Ayla Dikme'nin şarkısı nede güzel sölemiş zaten acaba Issız Adam olmasaydı Ayla Dikmeni nasıl keşedicektik orasını bilmiorum ama iyi bir keşif olduğuna şüphem yok..
Aslında beni duygulandıran kısmı ilişkilerin bu kadar kolay başlayıp bu kadar kolay sona ermesi hani eskiden tutkular varmış insanların peşinden koştukları sahip olmak istedikleri hayaller,ama hiç sahip olamadıkları sevgilileri acaba diyorum nerede hata yapıoruz yada gün geçtikçe demorelize oluoruz ve bi şekilde içimizdekileri yapay olan herşeyle yerini değiştiriyoruz,aldatıyoruz yalan sölüyoruz küçümsüyoruz yada unutuyoruz ne kadar acınası ve iç karartıcı..
Uzun zaman önce insan hayatı ve insan gelişiminin süreçleri üzerine okadar çok düşündümki bazen kendimi bir yerde eğlenirken yada içkimden bir yudum alıp daldığımda ve sadece hiç birşey yapmadan insanları izlediğimde neden böle sürüdeki hayvanlar gibi davrandığımızı anlamaya çalışmaktan biraz olsun kendimi alamıyorum,herkez aynı müzikle dans ediyo herkez aynı dans haraketlerini yapmaya çalışıo kimilerin amacı karı kız kimilerin amacı kaçtane adam götürsem kimilerin amacı içip içip deli gibi yollarda kusmak yada bi şekilde aklında olan iğrenç fikirlerden kurtulmak bu aslında dışardan bakınca çok acı ama içerden gerçekten öle değil çünkü bende bunların içindeyim ve bende çoğunu yaptım bazen amacım sadece birini tavlamak yada sadece içip içip şarhoş olup unutmak oldu,ama farkettimki en önemli nokta insanın içindeki o sızı ve farkındalık duygusunun verdiği pişmanlık,hani insanın içinde bi nokta vardır böle hep aynı yer sızlar sanki ne olursa olsun mutlu olsanızda gözlerinizi daldıran hep o noktadır yada bi anda gözlerinizi aniden dolduran o noktadır ve işte bence ne yaparsak yapalım o noktayı hiç bi zaman öldüremicez çünkü en katımızdan en iyi kalpli olanımıza herkezin bi yüreği var ve bu yüreğe sahip çıkmak her yiğidin harcı değil o yüzden boşa giden zamanlar yerine,dop dolu cap canlı zamanlar yaşayıp kendimizin farkında olmak işte bu nokta insanı yücelten noktadır sanıyorumki hepimizin bir şekildede olsa yücelmeye ihtiyacı var....

Sevgiler CK...Be cool Be nice

Pazar, Ocak 11

Until We Bleed.

I'm naked
I'm numb 
I'm staying
And if Cupid's got a gun, then He's shootin'

You wasted your times 
On my heart 
You've Burned
And if bridges gotta Fall,then you'll fall,too

Now we're bound to linger on
We drink the fatal drop
Then love until we bleed
Then Fall apart in parts..


Sadly, NO

Soğuk hava soğuk kış genelde pek sevmemişimdir nedense belkide bahar çocuğu olduğumdan dolayıdır ama bu soğuk kış günlerinde izlediğim Vivienne Westwood,YSL ve Armani defileleri içim açtı diye bilirim.Onlar içimi açmışken bir yandanda içimi kapatanlar olamadıda değil tabiki,böle umutsuz ve üzücü ilişkilerden artık okadar yorucu gelmeye başladıki anlatamam heralde,yani ne bilim toplumun baskısı insanlar üzerinde okadar çokki gerçekten insanlar yapmak istediklerini,sölemek istediklerini asla hissettiği belki böle yıllarca uzaktan sevdiği insana sırf bu baskılar yüzünden geri adım atmak zorunda kalıyolar ne kadar acı,canımı yakan bu ya sevdiğine dokunamamak bir kere bile şöle gözünün içine bakıp kalbinden geçen şarkıyı söleyememek,Ah dostlarım,okadar yapayızki ve okadar tükeniyoruzki adeta ama benim sevmek istediğim ve seveceğim çok insan var özelliklede ben Fransa semalarında Parise bakıo olurken,hep dediğim gibi bir gün burdan çok uzakta olucam kimsenin görmek bilmek istemediği yerlerden onlara selam gönderiyo olucam ve unutulucam görmezden gelinicem ama genede efsane olmasını bilicem... 

Stay calm,Stay clean Love CK...

Cumartesi, Ocak 10

Say Hello,

Bazen boşluğa düştünüz onlardan çıkamadığınız olur ya,hani kaçar gider ya uzaklara herşey yakalamakta zorlanırsınz keşke dersiniz işte bende keşke dememek için bir blog açtım sevgilerimi ve saygılarımı sunarım,görmek istediklerim ve görmek istemedeklerimi yeterince gösterebilmek dileğiyle...