Pazar, Kasım 8

Bazen,

Düşüyormuşcasına sarsılmaz mı gövdem sanki düşerken karın boşluğumu bir yere çarpmışım da 5 sn'de olsa nefessizliğin nasıl bir his olduğunu tatmışım,ağzımda kekremsi bir tat bırakmış içmişim günlerce gitmemiş sormuşum kendime ne çok 

-miş'li geçmiş zaman eki kullanır oldun sen.

Öle değilmiydi ya zaten herşey mişlerden oluşmazmıydı yoksa ben mi kendimi inandırmıştım (bir miş daha) e öl olmaydı "Ermiş" lere nede "Ermiş" demişler Ermiş'se nerden bilsin mişli geçmiş zamanı o,gelecek zaman ekiyle konusurken.Zaten hayat anlamsızca ekler ve sıfatlar ekleme peşinde değilmi bize ilave etmeye,o yüzden düşünüyorum hayata ayak uyduramamamın sebebi sanırım kendimi betimliyememem,ve bir konuda henüz sıfatlandırmış olamamam hani biri bana gelip "sıfatına tüküriğim senin" dese yağmur yağdı sanarım.

Tek ihtiyacım olan duvarıma asabilceğim bir mutluluk tablosu ve arkasında yazan mutluluk hikayesi ,bir oda,bir duvar,bir koltuk ve hayatımın usta bir ressamın ellerinden çıksada kusursuz bir resim gibi görünen ama aslında çokta kusursuz olmayan ek olarak karmaşık olan o tablosu,fonda bir "claude debussy-claire de lune" ellimde sevdiklerim viski kadehimde,yudumladıkca beynimde dans ederken o kekremsi tadı anarak şerefe.

Böyle bir hayat benimki azizim ne yaparsın,miş'li ecek'li acak'lı ekleri barındırmadan tamda hayalperestlerin olması gerektiği yerde gururla ve sevgiyle sunar.


"Veni,Vidi,Vici" 

by Napoleon Bonaparte...


"Gidemedim,Göremedim,Yenildim"

by Cansu Korkmaz...